28 Haziran 2011 Salı

Krizden Çıkış İçin İnsana Dönüş

 Krizden Çıkış için İnsana Dönüş

Yıllardır süre giden, tüketim merkezli, bencilliğe varacak kadar bireyselleşme ve yalnızlaşma bu ekonomik kriz ile birleşince insanlar artık ‘imdat’ demeye başladı. Hükümetlerin ve ulusal/uluslararası sermayenin kısa vadede bu imdada koşmasını yani soruna bir çözüm getirmesini ve insanları huzura kavuşturmasını beklemenin isabetli bir karar olmayacağı aşikardır. Bunun yerine kendimiz imkansız gibi görünen ama etkili sonuçlar verebilecek alternatif bir toplum yaşamı oluşturmaya dönük eylemlere girmememiz gerekiyor. Toplum işleyişini yeniden kurgulayıp, hayatı ucuzlatacak, doğaya verdiğimiz yükü hafifletecek ve en önemlisi topluluk halinde yaşayan bir kavim olduğumuzu tekrar hatırlatacak bir hareket bu. Peki, bu nasıl olacak? Hareketin dört ana eylem planı var. Birincisi ev yaşantısını yeniden kurgulamak/beraber yaşamak, ikincisi modern takas sistemini hayata geçirmek, üçüncüsü memur becayiş olanaklarını getirmek ve dördüncüsü ise üretim temelli yeni yerleşim yerleri inşa etmek. 
İnsanoğlu bireysellik dedi, özgürleşme dedi, modern yaşam dedi ve sonunda kendini betondan kutular içinde buldu. Genelde bir, iki kişi ile başlayıp sonra çocuklarla büyüyen bu kutular içindeki aileler kutulardan bağımsız istediğini yapabiliyor ve diğer kutulardaki insanlarla temas kurmuyorlar. Bu yaşam tarzı hem toplumdan izolasyona sebep oluyor yani yalnızlaştırıyor hem de ekonomik açıdan pahalıya mal oluyor. Buna karşı ev yaşamını yeniden kurgulanıp beraber yaşama geçmek ekonomik açıdan rahatlama sağlayacağı gibi insanları yalnızlıktan kurtaracak ve paylaşmayı tekrar öğretecektir. Bunun için birbirine yakın iki yada daha fazla ailenin yada arkadaş grubunun tek bir evde yaşama (kısmi komün) geçmeleri gerekmektedir. Özel yaşam ve birlikte yaşam alanları ayrı ayrı tasarlanıp evler ona göre tekrar düzenlenmelidir. Mesela, insanların bireyselliklerini yaşayabilecekleri ayrı odaları olacağı gibi mutfak, banyo, TV odası gibi ortak kullanım yerleri oluşturulabilir. Çocuklar ise paylaşmayı ve beraber yaşamı öğrenmeleri için aynı odada ve yaşıtları olan birden fazla kişiyle yaşamalılar. Bu dönüşüm sayesinde ev kirası, ısınma, yakıt, Internet masrafları vb. birçok ihtiyaç otomatik olarak yarıya düşecek, yalnızlık sorunu ortadan kalkacak, insanlar arasında bilgi transferi artacak ve çevreye verilen zarar en aza indirgemiş olacaktır.   
İkinci tasarruf imkanı verecek ve yalnızlaşmanın acısını kısmen ortadan kaldıracak girişim ise farklı meslek grubunda çalışan insanların hizmetlerini birbirleriyle takas etmelerini ve böylece hizmet için para ödemek zorunda kalmaktan kurtulmalarını sağlayacak girişimdir. Mesela doktor olan bir kişi öğretmenin çocuğuna vereceği tıbbi tedavi karşılığında kendi çocuğuna matematik ya da İngilizce dersi alabilir. Ya da bahçıvan olan bir kişi bahçe hizmeti karşılığında elektrik tesisatçısından evine elektrik hizmeti alabilir. Site gibi yerleşim alanlarında farklı mesleklerin bir arada olmasından dolayı böylesi modern bir takas hem daha kolay hem de artısı çok fazladır. Ayrıca böyle bir sistemi sitelerde organize etmek dağınık yerleşim yerlerinde organize etmekten daha kolaydır. Hizmet takasına ortak araç kullanımını (car pooling) da ekleyebiliriz. Halihazırda dünyanın birçok yerinde ve Türkiye’de sınırlı şekilde uygulanan bu sistem daha etkili ağlarla ve daha büyük mahalleri kapsayacak şekilde genişletilmelidir. Böylece zaman ve para tasarrufu ile çevreye daha az aracın çıkması sağlanıp petrol kullanımını azaltılacaktır. Internet ağlarıyla desteklenecek böyle bir ulaşım sisteminin hayata geçmesiyle aynı mahallede ya da sitede yaşayan insanlar arasında iletişimin ve paylaşımın artacağı şüphesizdir.
Üçüncü eylem ise hükümetlerin devlet memurlar ile ilgili yapacakları düzenleme ile ilgilidir. Bakanlıklar memurlarına kendi aralarında becayiş (karşılıklı yer değiştirme) yapabilmelerini yani herkesin kendi evine en yakın işyerinde çalışabilmelerini olanaklı hale getirmelidir. Bu çözüm ile özellikle büyük şehirlerde her gün ulaşım araçlarını kullanmak zorunda olan çalışanlara maddi-manevi açıdan birçok kazanç sağlayacaktır. Mesela daha az yol parası, daha az trafik ve karbon gazı ve daha az stres. Diğer taraftan aile ve dostlarla daha fazla vakit ayırabilme şansı ortaya çıkıp insanların ruh hali iyileşebilecek.
Nüfusu hızla artan dünyamızın gıda ihtiyacı gittikçe artmaktadır. Yakın tarihlerde gıda fiyatlarının daha da artacağı ve genetiği ile oynanan besinlerin bütün dünyayı saracağı da bilinen bir gerçektir. Bu gerçekleri görerek yeni yerleşim alanlarını üretime imkan verecek şekilde kurgulamak gerekmektedir. Kurulacak yeni yerleşim alanları kendi kendine azami derece yetebilmelidir. Evler en fazla üç katlı ve geniş bahçe içerisinde inşa edilmeli mümkünse çiftlik, mandıra, derslikler ve farklı üretim atölyeleri yerleşim yerlerinin yakınına kurulmalıdır. Burada sürekli çalışacak olan konu uzmanları (ziraatçı, marangoz, veteriner, öğretmen, vb.) orada yaşayacak insanlara kendilerine yetecek kadar bahçe işi yapabilmelerini, evlerini tamir edebilmelerini, ilk yardım vb. birçok alanla ilgili eğitim verebilmelidir. Doğayla bütünleşmiş, üretime dayalı ve kendine kısmen yetebilen modern bir yerleşim yerindeki insanların mutluluk düzeyleri de yükselecektir.
Sonuç olarak mademki yakın gelecekte krizlerden ve ekonomik darboğazlardan kurtulamayacağız o zaman bu krizlerden en az etkilenme becerisini yukarıda ifade edilen girişimleri hayata geçirerek gösterebiliriz. Bu yeni yaşam şekli üretimi artıracak, masraflarımızı azaltacak, insanlar arasındaki iletişimi, işbirliğini ve yardımlaşmayı güçlendirecek ve en önemlisi sisteme karşı bağımlılığımızı en aza indirecektir. Tasarlanan bu sistem modern hayatı terk edip köy hayatına dönüşü savunan bir sistem değildir. Aksine modern hayatın alt ve üst yapılarından ve kazanımlarından azami şekilde faydalanmayı amaçlamaktadır. Yaşamı, üretimi ve ilişkileri insanın tekrar insanlığa dönmesi ilkesi ile yeniden düzenlemeyi arzu etmektedir.  Ancak bunları gerçekleştirmek için azıcık hayalperest bireylere, kent planlayıcılarına, odalara ve diğer sivil toplum örgütlerine ile site ya da apartman yöneticilerine, muhtarlara ve hükümete ihtiyaç vardır. John Lennon’un şarkı sözünü azcık değiştirip bitirmek istiyorum. “Hayalperest diyebilirsiniz bana. Oysa biliyorum ki yalnız değilim ben. Umarım bir gün siz de katılırsınız bana.”

                                                                                Mehmet Ateş
                                                                                          12 Ocak 2009/İzmir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder